Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

zahmet etmek

  • 1 take trouble

    zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > take trouble

  • 2 trouble oneself

    zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > trouble oneself

  • 3 take trouble

    zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > take trouble

  • 4 trouble oneself

    zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > trouble oneself

  • 5 trouble

    n. sıkıntı, dert, külfet, belâ, huzursuzluk, meşakkat, zahmet, rahatsızlık, aksilik, sorun, arıza, üzüntü
    ————————
    v. rahatsız etmek, zahmet vermek, canını sıkmak, üzmek, bulandırmak, dert etmek, zahmet etmek, üzülmek
    * * *
    1. noun
    1) ((something which causes) worry, difficulty, work, anxiety etc: He never talks about his troubles; We've had a lot of trouble with our children; I had a lot of trouble finding the book you wanted.) dert, sıkıntı, sorun
    2) (disturbances; rebellion, fighting etc: It occurred during the time of the troubles in Cyprus.) kargaşa, karışıklık
    3) (illness or weakness (in a particular part of the body): He has heart trouble.) hastalık, rahatsızlık
    2. verb
    1) (to cause worry, anger or sadness to: She was troubled by the news of her sister's illness.) üzmek, canını sıkmak
    2) (used as part of a very polite and formal request: May I trouble you to close the window?) rahatsız etmek, zahmete sokmak
    3) (to make any effort: He didn't even trouble to tell me what had happened.) zahmet etmek, zahmete girmek
    - troublesome
    - troublemaker

    English-Turkish dictionary > trouble

  • 6 беспокоиться

    merak etmek,
    telaşlanmak; zahmet etmek
    * * *
    1) merak etmek; telaşlanmak

    обо мне́ не беспоко́йся — beni merak etme

    как ви́дишь, беспоко́иться не́чего — görüyorsun ki telaşlanacak bir şey yok

    2) ( утруждать себя) zahmet etmek

    пожа́луйста, не беспоко́йтесь — (aman) zahmet etmeyin, rahatsız olmayın

    Русско-турецкий словарь > беспокоиться

  • 7 трудиться

    çalışmak; uğraşmak; zahmet etmek
    * * *
    1) çalışmak; uğraşmak, emek vermek

    он мно́го труди́лся над э́тим произведе́нием — bu yapıta çok emek verdi

    зря / напра́сно тру́дишься! — boşuna zahmet ediyorsun!

    не труди́тесь — zahmet etmeyin

    Русско-турецкий словарь > трудиться

  • 8 bother

    interj. baş belâsı, allah'ın belâsı
    ————————
    n. sıkıntı, dert, zahmet, baş belâsı
    ————————
    v. sıkmak, can sıkmak, sinir bozmak, canını sıkmak, dert vermek, baş belâsı olmak, rahat vermemek, üzülmek, takmak, sinir etmek, rahatsız etmek; daraltmak; musallat olmak,
    * * *
    1. rahatsız et (v.) 2. sıkıntı (n.)
    * * *
    ['boðə] 1. verb
    1) (to annoy or worry: The noise bothered the old man.) üzmek, canını sıkmak
    2) (to take the trouble: Don't bother to write - it isn't necessary.) zahmet etmek, kendini yormak
    2. noun
    1) (trouble, nuisance or worry.) üzüntü, zahmet, sıkıntı
    2) (something or someone that causes bother: What a bother all this is!) dert, baş belâsı şey, musibet

    English-Turkish dictionary > bother

  • 9 trouble

    üzmek, telaslandirmak, sikmak; rahatsiz etmek, zahmet vermek; zahmet etmek; aci çektirmek, aci vermek; müskül, zorluk, güçlük; zor durum, tehlike, dert, bela; zahmet; (sosyal/siyasal) düzensizlik; isdirap, üzüntü, sikinti; sorun, kötü taraf, yanlis; rahat

    English to Turkish dictionary > trouble

  • 10 Mühe

    Mühe <-n> ['my:ə] f
    ( Anstrengung) çaba, emek, efor; ( Umstände) zahmet; ( Arbeit) eziyet;
    ohne \Mühe zahmetsiz, kolayca;
    nur mit \Mühe güç bela, zar zor;
    die \Mühe hat sich gelohnt zahmete değdi;
    sich dat ( große) \Mühe geben (çok) emek harcamak ( bei -de) (zu için);
    gib dir keine \Mühe! zahmet etme!;
    das ist doch verlorene \Mühe bu, zahmete değmez;
    jdm \Mühe machen birini zahmete sokmak;
    sich dat die \Mühe machen, etw zu tun bir şeyi yapmak için zahmet etmek;
    wenn es Ihnen keine \Mühe macht! zahmet olmazsa!;
    mit \Mühe und Not ( mit großen Schwierigkeiten) güç bela; ( gerade noch) zar zor

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Mühe

  • 11 bother

    sikinti, zahmet, zorluk; kavga, kargasa, huzursuzluk,canini sikmak, rahatsiz etmek; (with, about ile) zahmet etmek, zahmete girmek, rahatsiz olmak

    English to Turkish dictionary > bother

  • 12 abbrechen

    ab|brechen
    irr
    I vi sein
    1) ( Stück) kopmak
    2) ( unvermittelt aufhören) kesilmek
    II vt haben
    1) ( Zweig) koparmak; ( durch Brechen abtrennen) kırarak koparmak
    2) ( Gebäude) yıkmak
    3) ( Gespräch, Beziehung) kesmek
    4) ( Zelt) toplamak, kaldırmak
    5) ( Reise) yarıda bırakmak, devam etmemek
    6) inform ( Programm) iptal etmek
    7) brich dir ( mal) keinen ab! ( fam) tantana yapma!;
    sich einen \abbrechen (sl) ( Umstände machen) zahmet etmek, zahmete girmek [o katlanmak]

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > abbrechen

  • 13 bemühen

    rahatsız etmek
    zahmet etmek
    zahmete sokmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > bemühen

  • 14 take the trouble of

    v. zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > take the trouble of

  • 15 take the trouble of

    v. zahmet etmek

    English-Turkish dictionary > take the trouble of

  • 16 abmühen

    ab|mühen
    vr
    sich \abmühen zahmet etmek, çaba harcamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > abmühen

  • 17 take trouble

    zahmete girmek, zahmet etmek

    English to Turkish dictionary > take trouble

  • 18 bemühen

    bemühen* [bə'my:ən]
    I vr
    sich \bemühen ( sich Mühe geben) uğraşmak (um için), gayret göstermek (um için), çaba harcamak (um için);
    bitte \bemühen Sie sich nicht! lütfen zahmet etmeyin!;
    sich um etw \bemühen bir şey için uğraşmak [o gayret göstermek];
    sich um eine Stelle \bemühen bir iş yeri bulmak için uğraşmak;
    sich um jdn \bemühen biri için zahmete girmek [o katlanmak];
    wärst du so freundlich, dich zu mir zu \bemühen? zahmet olmazsa bana gelebilir misin?
    II vt ( geh) ( bitten) rica etmek; ( in Anspruch nehmen) zahmete sokmak
    jdn zu sich \bemühen birinin yanına gelmesini rica etmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bemühen

  • 19 inconvenience

    n. rahatsızlık, külfet, uygun olmama, zahmet, sıkıntı, sakınca, rahatsız eden kimse, sıkıntı veren şey, mahzur
    ————————
    v. sıkıntı vermek, rahatsız etmek, zahmet vermek
    * * *
    1. zorlaştır (v.) 2. zorluk (n.)
    * * *
    noun ((something which causes) trouble or difficulty: He apologized for the inconvenience caused by his late arrival.) sıkıntı, zahmet

    English-Turkish dictionary > inconvenience

  • 20 machen

    machen ['maxən]
    I vt
    1) ( tun) yapmak, etmek;
    eine Bemerkung \machen bir söz etmek;
    einen Spaziergang \machen gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak;
    er macht mir den Garten benim için bahçeyi yapıyor; ( Kräuter) ufalamak;
    ich will es kurz \machen kısa keseceğim;
    wird gemacht! yapılacak!;
    gut gemacht! iyi yaptın!;
    ein Spiel \machen maç yapmak
    das lässt sich \machen bu yapılabilir;
    was soll man \machen? ne yapalım?;
    da ist nichts zu \machen yapılacak bir şey yok;
    was \machen Sie beruflich? meslek olarak ne yapıyorsunuz?;
    was macht dein Bruder? ağabeyin [o erkek kardeşin] ne yapıyor?;
    lass mich nur \machen! bırak da ben yapayım!;
    mach's gut! ( fam) ( Abschiedsgruß) eyvallah!;
    warum lässt du das mit dir \machen? niçin bunu kendine yaptırtıyorsun?;
    er wird es nicht mehr lange \machen ( fam) ( sterben) günleri sayılı;
    nun mach schon! ( fam) ( beeilen) haydisene!;
    mach, dass du wegkommst! ( fam) çek arabanı!;
    ins Bett/in die Hose \machen ( fam) yatağa/donuna yapmak
    2) ( herstellen) yapmak; ( anfertigen) yapmak; ( Speisen) hazırlamak; ( Licht) yakmak;
    ein Foto \machen fotoğraf çekmek;
    sie ließ sich beim Friseur/von einer Freundin die Haare \machen kuaföre/kız arkadaşına saçlarını yaptırdı;
    dafür ist er wie gemacht onun için biçilmiş kaftan
    3) ( Lärm) yapmak;
    Eindruck \machen izlenim bırakmak;
    einen Fleck auf etw \machen bir şeyin üzerini leke etmek;
    macht nichts! ( fam) ziyanı yok!, fark etmez!;
    was macht das schon? bu ne fark eder ki?
    das macht mich nervös/verrückt bu beni sinir/deli ediyor;
    das Kleid macht ( sie) alt bu giysi onu ihtiyarlaştırıyor [o yaşlı gösteriyor];
    jdm etw leicht \machen birine bir şeyde kolaylık göstermek;
    jdm das Leben zur Hölle \machen birinin hayatını zehir etmek;
    Joggen macht fit jogging insanı zindeleştirir
    5) ( fam) ( kosten) tutmak;
    was macht das? bu, ne tutuyor?
    6) ( fam) ( ergeben) etmek;
    das macht zusammen 14 bunlar, birlikte 14 eder, hepsi 14 eder
    II vr
    sich \machen
    sich hübsch \machen süslenmek;
    sich lächerlich \machen maskara olmak, kendini gülünç duruma düşürmek;
    sich lustig \machen eğlenmek ( über ile), alaya almak ( über -);
    sich beliebt \machen kendini sevdirmek ( bei -e);
    sich verständlich \machen derdini anlatmak;
    \machen Sie sich's bequem! rahatınıza bakın!
    2) ( fam) ( gedeihen) büyümek
    3) ( passen)
    sich gut \machen iyi durmak
    4) ( beginnen)
    sich an die Arbeit \machen iş başı yapmak;
    sich auf den Weg \machen yola koyulmak
    \machen Sie sich nur keine Umstände wegen mir! benim yüzümden zahmet etmeyiniz!;
    sich dat falsche Hoffnungen \machen boşuna umutlanmak
    6) ( fam)
    sich dat nichts aus etw \machen bir şeyi hiç umursamamak;
    sie macht sich nichts aus Eis dondurmadan hoşlanmaz

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > machen

См. также в других словарях:

  • zahmet etmek — 1) biri için yorulmak veya masrafa girmek 2) çaba harcamak, gayret göstermek Zahmet edip enine boyuna okumazlardı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zahmet — is., Ar. zaḥmet Sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet, meşakkat Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın. H. F. Ozansoy Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zahmet çekmek zahmet etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eziyet etmek — zahmet ve sıkıntı vermek, canını yakmak İçlerinden birine kancayı atmış, maksadı, onu üzmek, ona eziyet etmektir. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zahmete girmek (veya katlanmak) — Zahmet etmek Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur. S. Birsel Benim için yine yorulacaksınız, zahmete katlanacaksınız, dedi. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eziyet — is., Ar. eẕiyyet Aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü, cefa, zahmet, zulüm Birleşik Sözler gâvur eziyeti Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eziyet çekmek eziyet etmek eziyet vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ne ... ne ... — bağ., Far. 1) Birden fazla özne, tümleç veya fiili birlikte inkâr etmek için, bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen tekrarlamalı bağlaç, hem ... hem ... karşıtı Günlerce ne gördüm ne de bir kimseye sordum. Y. K. Beyatlı 2) Ne… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HUL — (Hâyil. C.) Bela. Zahmet. * Mukabele etmek, karşılık vermek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ZABZAB — Men etmek, engel olmak. * Ayıp. * Zahmet. Maraz, hastalık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»